yarasını kendine mühür sayan o ateşli gövde gizlice orman olurken, kendine gelemeyen tavşan bir ağacın içinde dert biriktirir. bunu bu şekilde dinlemediniz,yılanla başlayan sözümün başını…
Aylık Edebiyat Dergisi
yarasını kendine mühür sayan o ateşli gövde gizlice orman olurken, kendine gelemeyen tavşan bir ağacın içinde dert biriktirir. bunu bu şekilde dinlemediniz,yılanla başlayan sözümün başını…
Gördün mü? geceler nasıl netameli geçti üstümden Çünkü her kelime bir yara kurulan her cümle yalnız bir türkü yakabilir içimde Bana verdiğin sözcüklerin ellerine bakamıyorum…
Yolda yürürken, otobüs durağında beklerken, bir bankta otururken, caddede, çarşıda, kalabalıkta, tenhada… Gördüğüm insanların bütün suskunluğu, eşyalara dil oluyor. Ellerime yağan, sonra ellerimden yağan yağmurun…
gökte yıldızları unuturum hep bir mızrak gibi saplanınca hüzün ılık bir yağmur oluyor bakışların bulut sanılmaktan korkuyorum ağlamaktan içi çıkan ağaçlar gözlerini kaçırıyorlar benden oysa…
üzülmüş yapraklar gibi köklerini görmek istiyordur varsa bir ağaçtan acılarınız bulutları (dövüp dövüp) morartıyorlar bardaklardan dökülüyor yağmur hep böyle oluyor diye mi yağmuru…