II Kim yıkıyor ki papatyaları bu vakitte benzeyip duruyor senin iki yüzüne Varlığın ne güzel armağan uzakta olsan da Elvan gözlerinle birlikte Ankara’da Çağrılmam gönül…
Aylık Edebiyat Dergisi
II Kim yıkıyor ki papatyaları bu vakitte benzeyip duruyor senin iki yüzüne Varlığın ne güzel armağan uzakta olsan da Elvan gözlerinle birlikte Ankara’da Çağrılmam gönül…
I Sarı siyah garbi yeliydim kara dereden ak denize ileri Üşendim toplamadım kalbime konup düşenleri Kısa sesli güzellikler gördüm Hatları az kirli yüzler Hatta utandım…
-Nuray Nuray- Adları ne derin bunların Güleç kızlar gamzesi Çağırdım akşam sabah Doru saçlarından tutup makyajlar yaptım Vişne çiçeği yaşamak Oh ne güzel İçime işi…
Durup durup sevgilimiz olan Sonra bir kızın kuzeyi Oturaklı güzel sevilmeye unutulmuş trakyası çoğalan can kenarı bakışı çağlayanlarda çağıldar mühletsiz dilleri durmadan İnsanın sevesi geliyor…
-on beş temmuz’un arabı- Çıkarım bu yaştan İşte eskittim esvabımı ölüm de bir dün de bir saat yok bileklerimde Uzun insan susması Mevsimler desem değil…
‘Ey sesinden seneler serpilen yirmi Bu tebessümlerin suçu ne kaçak gibi yüzümüzde’ Şuraya da alizarin kızılı kondur Ross biraz menekşe Ortanca biraz da şebboy taze…
Nasıl oluyor da yağmurlar giyinip yağmurlar giyinip Böyle nasıl usanmadan usanmadan böyle Yağmurlar giyinip giyinip nasıl ıslak bir ruhta azrail tekrarlamak Bu senin kaçıncı ölüşün…
Baharı çıkar hüviyetindeki baba adından ben burada poz verir gibi yaşayıp gidiyorum On bir kasımın yasıyla tırnaklarımın ucundan sarışın gerdekler yapıyorum dişlerimin arasına Dikmen’de kendimi…