I güneş yanığı değil sırtımdaki haydut çürüğü lekelerle derisi kavlamış bir hayatı yaşamak zorunda oluşumdan evden erken ayrılmışım hangi kelimeleri sandal yapacağımı bilmeden dere tepe,…
Aylık Edebiyat Dergisi
I güneş yanığı değil sırtımdaki haydut çürüğü lekelerle derisi kavlamış bir hayatı yaşamak zorunda oluşumdan evden erken ayrılmışım hangi kelimeleri sandal yapacağımı bilmeden dere tepe,…
mecaz kullanmadan anlatabileceğim bir dünya olsaydı kuş deyince kış anlamasaydı insanlar ayrılık deyince ölüm gelmeseydi akıla deniz deyince uzak ufuk deyince hasretimiz köpürmeseydi hekim deyince…
adım adım izliyorum seni haindir mutlu ölen budur yüksek mahkemeden çıkan hüküm böyle olmasaydı da gönüllü çekerdim umudu onarmaya yeter gücüm korkum yok hiçbir avcıdan…
biraz daha yakına gel şehrin altını üstüne getiriyorum bahçeleri bostanları koyuyorum orta yerine birileri bende fazlalık olduğuna hükmediyor plazaları rezidansları ikiye sonra dörde bölüyorum pek…
kanlı bir el uzanır bir yerlerden su başında demirden devler bahar gelir karlar erimez her vakit yastıklarımız kuş ölülerinden beşinci as turuncu kutudayken bozduğum yeminler…
pembe renkli bir ırmak kıyısında sabırla söylenmeyi bekliyor ağıtlar katran çürüğü gurbet kuşlarıyla konuyor füzenle çizilmiş deniz üstüne rotası kırık ruhların soluklandığı cımbızla çıkarılan…