Ölüm olsa ne yazar senin adın; dağ olsa, deryâ olsa
Taç yapraklarına bir gülün kaç kez aykırı değdi rüzgâr?
Kaç terennüm yayılacak senden bulutlara; kaç sayha?
Kaç harf, kaç ayrılık, kaç belâ? Bilmez değilsin ya
Ölme çocuk, evvel ergenlikte… En leylî yıldızlardan geç
Suyollarının ince hışırtısında yüreğin; vay ki ne gençsin!
Nice mezarlıklar gece karanlığında vurup aldı başını
Her bir yerde, zamanın her anında, aşkın dolaylarında
Bir çözebilsem kendimi, acemi kedilerce dolanan ip
Kendini örten bir gölge gibi unutulup kaldı ya garip
Âh benim yitip giden ömrüm, kayıp duran günlerim
Aşk bir ejderhaymış meğer, nasıl da bilemedim
Deniz giriyor pencereden dört mevsim, yirmidört saat
Gemiler geçiyor, tekneler… Yerli yerinde birkaç ada
Gece, yüzüyor ışıklar içerisinde; bir hüzün, bir hüzün
Sendeki kırık keder, iskandil çiçekleri çoğaltıyor bende
Yakından gördüm o adaları, sızım sızım yalnızlık
Sessizlik, durgunluk, yolcusuzluk; güneşte bir kedi
Bir kedi, bir de kuyruğu yanıbaşında, işte hepsi bu
Bir ada bu işte, dışarıda deniz ana avrat düz gitse de
İçim içimden kopuyor, başımı dünyaya kaldırdığımda
Hiçbir şey yerleşmiyor yerli yerine, dönüp duruyor vertigo
Oysa dağlar eskisi gibi, gök masmavi olacak, aydınlansa
Varsıl yanımda benim, Harran’da yaşamış bir Eyyûb olsa
Kendimi çoğaltıyorum bir sevgide, birçok kere, yeniden
Çağdaş bültenlere geçen yaraların da vardır sevilecek yanı
Satış pazarlama seksiyonunda çalışan kızların, sözgelimi
Bir kalbi vardır değil mi, milyonlarca yıl önceki gibi; yaralı!
Âh! Benim viran ömrüm, ne gördün leylîlikte, ne vardı?
Latest posts by Cumali Ünaldı Hasannebioğlu (see all)
- Bir Aşk İçin Yeni Bir Fasıl / Nirengi - 1 Mart 2015
- Sendikacılığın ve Siyasetin En Şiirsel Kesiti - 1 Mart 2015
- Dağlara, Atlara, Kartallara / Nefes - 1 Şubat 2015
Bu yazı yorumlara kapalı.