– Şunu at. – Neden? Manzarası pek hoş. Üstelik çok da afili duruyorsun baba. – Beni rahatsız ediyor o afilik. – Şunu da. – Ama…
Aylık Edebiyat Dergisi
– Şunu at. – Neden? Manzarası pek hoş. Üstelik çok da afili duruyorsun baba. – Beni rahatsız ediyor o afilik. – Şunu da. – Ama…
Duyulmadı sesim kadrini bilenlere Bir dönebilsem söyleyecektim gündüze öykünen gecenin ihanetini Uzunca durulmuş bir eşiğin vardır bende hakkı elbet Ama koşabilseydim eğer dökülmeden cevahir ceplerimden…
Safların safındayım yüzümü kara çıkarma kalbi kararmışların karşısında bölüştür aralarında cehennem ateşini hakkımızı paylaşmaya kalkışırlarsa suya karışacağım ama korkuyorum sudan saf olduğum anlaşılır diye…
Hiçbir şey olmadı sadece, kendimi yerken besmele çekmeyi unuttum. ufacık bir balık gibi dünyanın oltasına takıldım çırpındıkça canım yanıyor daha çok çırpınıyor katlanamıyordum kendime.…
yarasını kendine mühür sayan o ateşli gövde gizlice orman olurken, kendine gelemeyen tavşan bir ağacın içinde dert biriktirir. bunu bu şekilde dinlemediniz,yılanla başlayan sözümün başını…
Küçüktü, çok küçük… Belki sekiz, en fazla on… Etrafına hayret dolu gözlerle bakıyor, herkesi ve her şeyi sanki ilk defa görüyormuşçasına süzüyordu. Koca koca evler,…
İTHAF Bu satırları okuduğunuza göre henüz kıyamet kopmamış demektir. Kıyametten önce kurulmuş ve okunmuş cümle yığınlarından ibaret olan bu kitabı bütün müsebbiplerine ithaf ediyorum. HATIRALARIN…
Ey dua ve duacılar Koşun bana çün dardayım Dinsin gayri tüm sancılar Donmuşa her gün dardayım Barış yazar hep betiğim Yüklüdür mut her dediğim Türkülü…
Çok beklettim özür dilerim Serazat geçti mevsim Gençtim çok aradım Defter kalem çarşı Pazar Yolumun üzerindeki Taşları ayıkladım Harfleri yan yana dizip Bir hizaya getirdim…
Durup durup sevgilimiz olan Sonra bir kızın kuzeyi Oturaklı güzel sevilmeye unutulmuş trakyası çoğalan can kenarı bakışı çağlayanlarda çağıldar mühletsiz dilleri durmadan İnsanın sevesi geliyor…
I bütün açıklamalar geceye açılıyor ne bir kır esintisi ne bir kuş lekesi dolduruyor baygınlıktan uyuşan ellerimi ve yüzüm parçalanıyor bir tek resmine bakarken anlıyorum…
Sanatı besleyen duygulardır; duygularla beslenense insan. Tıpkı topraktan suyunu çekemeyen dalın kuruması gibi, duyguların sayısız şekilde yansıtıldığı sanattan uzaklaşan insan da günden güne solarak, boynu…
Lacivertin en sert tonundaki parkasının yakalarını kaldırarak, kafasını vücuduna yapıştırdı. Burnunu soğuktan kurtarmıştı belki ama kulakları neredeyse saçaktan sarkan buzlar gibi kırılıp eline geliverecekti. “İstanbul…
üstüne sedef tozu dökülmüş sanki ne çok yakın ne çok uzak kenardayım biraz, geçiyor işte aydınlık bir su gibi her şey elimi uzatsam bir sırra…
a) mürai kurşunu mürailik menfezinde saklanan hainliğe karşı, kurşun tanımaz yollardık o’na hicretin şehitlik yürüyüşünde, toplanan dirilişin nasipleriydik kardeşlik yeşeren vatan filizinin, sabır meyvesiydik ebabillerin…
Günün yorgunluğuyla gelmişti eve. Şehir sıcak, günler uzun, çalışmaksa insanlara yorgunluk olarak geri dönüyordu, alınlardaki ter hemen kuruyordu. Akşam yemeğinden sonra içmeye başladığı çayın, ikinci…
Sana olan meylimi bağışla Ne zaman ki sıcaklar bastırır kente Ellerin gün gibi boşluk avuçlarımda Belki bir akşamüstü hatırlatır kendini Belki de dilden düşmeyecek bu…
Sesi gökdelenler gibiydi caddede Gölgeliyordu uzaktan gelen cami sesini Yorgun kahraman kentin telaşlı sinesinden Bir genç kız kalbine giderken göğe yenildi Eylüldü yağmur yağıyordu ve…
İlerleyen yaşına rağmen çalışmaya devam ediyor. Evde iki çocuk, hanım… Kör boğaz ekmek ister. Amele pazarında iş bulmak da kolay değil. Nerede eski günler? Şimdi…
Öyle kalabalık ki kalbim iğne atsan yere düşmüyor Öyle kalabalık ki gözlerim üstünden bulutlar geçiyor Ay kırılmış bir sürahiden dökülen su gibi Gecenin en kuytusunda…
1. Bir güzel günah ahengiyle işliyor şimdi zaman Ha üç kere yıkamış oluyorum kollarımı Ha tekrarlamış oluyorum üç kere bir günahı… 2. Susmak mı bu?…
Bildiğiniz gibi değil bu baş döndüren diplomasi Ezcümle eli kanlı aktörler ve ölüm saçan süper güçler Maskelerin ardındaki bet suratlar onların gerçek yüzleri Meşrulaştırılan katliamlar…
Son zamanlarda Papa’nın ayak yıkayıp öpme töreni haberleri tedavülde. Hıritiyanlara göre güya Jesus son gece yemekten önce havarilerinin ayaklarını yıkamış. Papa da bunu tekrar ediyor.…
Amerikan rüyasından erken uyananlardanım desem, sanırım büyük laf etmiş olmam. Amerika büyük ve “çirkin” bir yer. Çünkü “güzel” kavramı yerini burada faydalıya bırakmış. Özellikle şehir…