Ustam Nurettin Durman’a annesinin kalbine yatırdılar çocuğu tanrı misafiri oldum o gece yeryüzüne yedinci gündü / karla karışık bir gün en kısası ayların halit paşa…
Aylık Edebiyat Dergisi
Ustam Nurettin Durman’a annesinin kalbine yatırdılar çocuğu tanrı misafiri oldum o gece yeryüzüne yedinci gündü / karla karışık bir gün en kısası ayların halit paşa…
Nurettin Durman için… İçimde kıvrılır güz patikaları, Önüm arkam sıra dağlar. Akşam; nergislerin solan nefesi Göğsüm yıldızlarla dolu ey şâh-ı merdan! Dilimde mevsimin çözülmemiş pası…
Bir yazarı – şairi anlamak için onun çocukluğunu bilmek bazen çok önemli olabilmektedir. Çocukluk, kimi zaman şiir kitaplarının omurgası işlevini de görmektedir. Bu zaviyeden baktığımızda…
Bayram ikindisinde Üsküdar kıyılarından karşıya, gerilerden efsunkâr bakışlarıyla bakan Eyüp’e, manevi yoğunluğu başında halelenmiş Fatih’e, ihtişamlı Süleymaniye’ye, bir tarihi tek başına imleyebilecek yeterlilikteki Topkapı Sarayı’na,…
“Coşkun kişilerin ayak izleri, başkalarının izlerinden ayrıdır; hemen belli olur.” der Mevlana, Mesnevi’sinde. Ebediyete intikalinin kırkıncı yılında karalamalarla dolmuş olan “fikir hayat”ı denilen defterin fark…
Şüphesiz ki Gemuhluoğlu’nun Afrika yazıları, onun “Büyük rüya görmek lazım” tavsiyesindeki “büyüklüğün”, “rüyanın” ve “elzemiyetin” anlamını idrak etmek için birer örnek değerindedir. Fethi Gemuhluoğlu’nun…
Fethi Gemuhluoğlu’nun aramızdan ayrılışının 40. yılı bu yıl. Tam kırk yıl olmuş. O’nu anmak / yâd etmek, ‘Neler yaptı, nelerle uğraştı?’ derken, ülkemizin ve dünyanın…
gâliba gözlerin gene nemlenmiş üzülme yavrum üzülme ebedî biçilmiş bir kaftandır ayrılık bize ya yüreğimiz yuhalanan şu harap yüreğimiz yırtılır ve de yanar hasadını…
I Sarı siyah garbi yeliydim kara dereden ak denize ileri Üşendim toplamadım kalbime konup düşenleri Kısa sesli güzellikler gördüm Hatları az kirli yüzler Hatta utandım…
I. adını bilmediğim bir ağaç nasıl kök salarsa bir gün gireceğim toprağın derinliklerine öyle daldı bakışlarım adını bilmediğim bir kuşun kanat çırpışının peşinde kelimeler…
Gençliğimizin kıyısında içimizdeki kuşlarla uzaklara bakar …
Hicaz kokan bir nağme ile başlıyor beste. Piyano, telli çalgılar ve ritim sazların filizlendirdiği armoni insana bir ruhu olduğunu hatırlatıyor ve ‘ben’in metruk köşelerine girerek…
Akşamdan bacalarda kalma kargalar Pisledi gecenin mum kapı eşiklerine Mor pembe ışıklı perdelerde Soyundu gölgeler kadın karanlığını Arka sokaktan üç el bumlayan silah sesiyle Susmadı…
2017 Türk Dili Yılı Münasebetiyle… 2017 yılı, 15 Mart 2017 tarihi itibariyle Türk Dili Yılı olarak ilan edildi. Bu kapsamda “Dilimiz Kimliğimizdir” üst başlığı altında…
Güneşten sıcak olan ne midir? Tabiî ki sevgi! Sevgi, değerine paha biçilemeyecek duyguların başında gelir. Onu karşısındakine sunanın kalbini huzurla doldururken, sunulan sevgiyi alanı sevinçlere…
“lisboa boa simsiyah saçlı kadın Mariyya bir masal söyle bana kan nasıl çıkmadı taştan o ölen kimdi Mariyya ****…
“Öğrenmek istiyorsan seyahat etmelisin.” Mark Twain Sabah kalktığımda güneş henüz uyanmamıştı. Kahvaltı yapmadan elimi yüzümü suya sürerek kapıdan çıktım. Bir şeyler yemek ve nedendir bilinmez…
Coğrafya kaderdir der İbn-i Haldun pirimiz Şekillendirir bizi ne varsa seçtiğimiz Başa gelen kötülük kendimizin yüzünden İhmalkâr oluşumuz kaçmaz asla gözlerden Zifiri karanlıkta kalınca yüreklerimiz…
İlham Patolojisi Şiir, kendini anlatmak mıdır? Kendin kim? İnsan, tek başına kendisi değil ki? Kendimiz olmanın ölçütü nedir? Kendimizi bilmenin anlatmak nüfuzu nedir? Neden yazıyoruz?…
Bir Nokta dergisi şairi Özcan Ünlü’nün “Otüzüç Mesel” adlı ‘otobiyografik/nehir’ şiir kitabı okurlarını selamladı. Başlangıcından itibaren Bir Nokta dergisinde yayımlanan birbirinden bağımsız gibi görünen ama…
Hayat saçlarımı kesmek için etrafımda dönerken onun acı hâtıralardan oluşan dağından bir taş parçası daha alıyorum. Geçmiş günlerden bir gün görüyorum. Hayat’ın gönlüne batmış bir…
17:56 Mahallenin emektar çöpçüsü Rüstem yorulmuş olacak ki bir müddet dinlenmek gayesiyle parkın uzak köşesindeki çam ağacının dibine bağdaş kurup öylece oturdu. Üzerine zimmetli küçük…
Haydi, söylemesi güzel olanı Tekrarla da göreyim seni İnadını kır azgınlığın görelim İçinde biriken karanlık şeyleri Aydınlığa sal gitsin Sen de rahat yüzü gör Adını…
Her gün sükûnetle doğan güneş, Gönlümde aydınlık; sonsuz şükür. Yusuf yüzlü kuşların o sesi, Billûr ırmaklarıdır içimin. Kamaştı gözlerim som altından, Tahtına kurulduğunda aşkın. Her…
Ağır Ceza Mahkemesi zabıt katiplerinden Muhittin Bey, cinnet ve cinayet dolu bir günü daha ardında bırakabilmenin haklı gururu ile kendini sokağa attı. Gözleri kendisini evine…
Sevgi dedim şu dev Dağ tepelerini öpen hırçın bulut Gücük soğuklarında Kirazı kiraz diye sevdiğimiz Karanlık mezarlıklardan geçerken bile Acı yanlarımızı usulca dağladığımız Zamanlardı öyleydi…
adım adım izliyorum seni haindir mutlu ölen budur yüksek mahkemeden çıkan hüküm böyle olmasaydı da gönüllü çekerdim umudu onarmaya yeter gücüm korkum yok hiçbir avcıdan…
-Nuray Nuray- Adları ne derin bunların Güleç kızlar gamzesi Çağırdım akşam sabah Doru saçlarından tutup makyajlar yaptım Vişne çiçeği yaşamak Oh ne güzel İçime işi…
Ölümden bir harita çizip / şehirlerden izliyorum mezarımı Sağa döndüğümde Bütün çiçekler aynı eşitlikte gülümsüyor kaybettiklerime. Dünya ile konuşanlar çoğaldıkça, gücünü yitiriyor kalem. Kimisi put…
Yazının başlığını; İnsanın Sürekli Oluş Hali diye de atabilirdim. Süreklilikte ara ara kopuşlar olduğu ve araya boşluklar girdiğinden, “her anın” bu kopuşları ve boşlukları da…
İTİRAF O kadar çok isim değiştirdim ki şimdi hangisini anne ve babamın verdiğinden emin değilim. Haytım başkasından çalınmış bir rolden ibaret ve o kadar çok…
Bankalar caddesinde evin vardı. Beşinci katta. İki göz. Bir de şirince mutfağın. Orada ucuz defterlere ucuz kalemlerle yazıyordun. Münir ile Mesut da geliyordu. Kral bir…
Bugün bileklerimi kestim fırsattan istifade bir iki dizeye meyledip Ceremesini çektim kaderimin kaldırım kenarlarında seğirttim Afili bir perde yazdım finaline yetişemedim ama kendimin Yeryüzüyle irtibatı…
Güzelliğin dört kıtada hüküm sürüyor Bense diplomasız bir şehzadeyim Baş kaldırışta değil gözlerim, Gözlerim utangaç haremine gülümsüyor Güzel kokular, ipek elbiseler ve Akdeniz Akide şekeri…
Geçtiğimiz günlerde, son beş yıldır çeşitli dergilerde yayımladığınız şiirlerinizden oluşan “Yan Tesir” adlı kitabınızı Şule Yayınlarından çıkardınız. Kitabınızın adı oldukça dikkat çekici. Doğrusunu söylemek…
Geceden bir nefes alıyorum. Simsiyah. Geceye bir nefes bırakıyorum. Gri siyah. Gözlerim kilimimin olması gereken yerde… Çaput kilimim… Bütün varım, yoğum, varlığım, yoksulluğum ya da…
Ah, bir otursam yazardım sana söz verdiğim şiiri ama oturmayan şeyler var kafamın tasında, tasasında. Boncuk boncuk terler gökyüzü şiir olup yağmak ister bulut yağmurdan…
karnesi kırık bir öğrenciyim acıları toplayacak kadar bilirim matematiği kelimeler de olmasa sabıkalıya çıkarım sabıkalıya çıkar bulutlar yağmuru bırakmasa ne vakit yağmursa ve ağırsa gökyüzü…
Bir an için dergilerin de tıpkı insanlar gibi nev-i şahsına münhasır kişiliklerinin ve onları o yapan karakterlerinin olduğunu düşünün. Tıpkı insanlar gibi sevimli, sevimsiz; uyumlu,…
Zihinleri dijital işgale uğrayan günümüz çocukları hala düş kurabiliyor mu acaba? Altında oynadıkları ağaca konan kuşlarla konuşabiliyorlar mı? Deynekden yaptıkları atlarla ve tahta kılıçlarla dört…
Bir Nokta dergisi şairi Özcan Ünlü’nün “Otüzüç Mesel” adlı ‘otobiyografik/nehir’ şiir kitabı okurlarını selamladı. Başlangıcından itibaren Bir Nokta dergisinde yayımlanan birbirinden bağımsız gibi görünen ama…
– Şunu at. – Neden? Manzarası pek hoş. Üstelik çok da afili duruyorsun baba. – Beni rahatsız ediyor o afilik. – Şunu da. – Ama…
Duyulmadı sesim kadrini bilenlere Bir dönebilsem söyleyecektim gündüze öykünen gecenin ihanetini Uzunca durulmuş bir eşiğin vardır bende hakkı elbet Ama koşabilseydim eğer dökülmeden cevahir ceplerimden…
Safların safındayım yüzümü kara çıkarma kalbi kararmışların karşısında bölüştür aralarında cehennem ateşini hakkımızı paylaşmaya kalkışırlarsa suya karışacağım ama korkuyorum sudan saf olduğum anlaşılır diye…
Hiçbir şey olmadı sadece, kendimi yerken besmele çekmeyi unuttum. ufacık bir balık gibi dünyanın oltasına takıldım çırpındıkça canım yanıyor daha çok çırpınıyor katlanamıyordum kendime.…
yarasını kendine mühür sayan o ateşli gövde gizlice orman olurken, kendine gelemeyen tavşan bir ağacın içinde dert biriktirir. bunu bu şekilde dinlemediniz,yılanla başlayan sözümün başını…
Küçüktü, çok küçük… Belki sekiz, en fazla on… Etrafına hayret dolu gözlerle bakıyor, herkesi ve her şeyi sanki ilk defa görüyormuşçasına süzüyordu. Koca koca evler,…
İTHAF Bu satırları okuduğunuza göre henüz kıyamet kopmamış demektir. Kıyametten önce kurulmuş ve okunmuş cümle yığınlarından ibaret olan bu kitabı bütün müsebbiplerine ithaf ediyorum. HATIRALARIN…
Ey dua ve duacılar Koşun bana çün dardayım Dinsin gayri tüm sancılar Donmuşa her gün dardayım Barış yazar hep betiğim Yüklüdür mut her dediğim Türkülü…
Çok beklettim özür dilerim Serazat geçti mevsim Gençtim çok aradım Defter kalem çarşı Pazar Yolumun üzerindeki Taşları ayıkladım Harfleri yan yana dizip Bir hizaya getirdim…
Durup durup sevgilimiz olan Sonra bir kızın kuzeyi Oturaklı güzel sevilmeye unutulmuş trakyası çoğalan can kenarı bakışı çağlayanlarda çağıldar mühletsiz dilleri durmadan İnsanın sevesi geliyor…
I bütün açıklamalar geceye açılıyor ne bir kır esintisi ne bir kuş lekesi dolduruyor baygınlıktan uyuşan ellerimi ve yüzüm parçalanıyor bir tek resmine bakarken anlıyorum…
Sanatı besleyen duygulardır; duygularla beslenense insan. Tıpkı topraktan suyunu çekemeyen dalın kuruması gibi, duyguların sayısız şekilde yansıtıldığı sanattan uzaklaşan insan da günden güne solarak, boynu…
Lacivertin en sert tonundaki parkasının yakalarını kaldırarak, kafasını vücuduna yapıştırdı. Burnunu soğuktan kurtarmıştı belki ama kulakları neredeyse saçaktan sarkan buzlar gibi kırılıp eline geliverecekti. “İstanbul…
üstüne sedef tozu dökülmüş sanki ne çok yakın ne çok uzak kenardayım biraz, geçiyor işte aydınlık bir su gibi her şey elimi uzatsam bir sırra…
a) mürai kurşunu mürailik menfezinde saklanan hainliğe karşı, kurşun tanımaz yollardık o’na hicretin şehitlik yürüyüşünde, toplanan dirilişin nasipleriydik kardeşlik yeşeren vatan filizinin, sabır meyvesiydik ebabillerin…
Günün yorgunluğuyla gelmişti eve. Şehir sıcak, günler uzun, çalışmaksa insanlara yorgunluk olarak geri dönüyordu, alınlardaki ter hemen kuruyordu. Akşam yemeğinden sonra içmeye başladığı çayın, ikinci…
Sana olan meylimi bağışla Ne zaman ki sıcaklar bastırır kente Ellerin gün gibi boşluk avuçlarımda Belki bir akşamüstü hatırlatır kendini Belki de dilden düşmeyecek bu…
Sesi gökdelenler gibiydi caddede Gölgeliyordu uzaktan gelen cami sesini Yorgun kahraman kentin telaşlı sinesinden Bir genç kız kalbine giderken göğe yenildi Eylüldü yağmur yağıyordu ve…
İlerleyen yaşına rağmen çalışmaya devam ediyor. Evde iki çocuk, hanım… Kör boğaz ekmek ister. Amele pazarında iş bulmak da kolay değil. Nerede eski günler? Şimdi…
Öyle kalabalık ki kalbim iğne atsan yere düşmüyor Öyle kalabalık ki gözlerim üstünden bulutlar geçiyor Ay kırılmış bir sürahiden dökülen su gibi Gecenin en kuytusunda…
1. Bir güzel günah ahengiyle işliyor şimdi zaman Ha üç kere yıkamış oluyorum kollarımı Ha tekrarlamış oluyorum üç kere bir günahı… 2. Susmak mı bu?…
Bildiğiniz gibi değil bu baş döndüren diplomasi Ezcümle eli kanlı aktörler ve ölüm saçan süper güçler Maskelerin ardındaki bet suratlar onların gerçek yüzleri Meşrulaştırılan katliamlar…
Son zamanlarda Papa’nın ayak yıkayıp öpme töreni haberleri tedavülde. Hıritiyanlara göre güya Jesus son gece yemekten önce havarilerinin ayaklarını yıkamış. Papa da bunu tekrar ediyor.…
Amerikan rüyasından erken uyananlardanım desem, sanırım büyük laf etmiş olmam. Amerika büyük ve “çirkin” bir yer. Çünkü “güzel” kavramı yerini burada faydalıya bırakmış. Özellikle şehir…
Sen unutsan şehirler unutmaz Durup birden boğaza baktığımız İstanbul Parlayan yıldızlarıyla Eyüp Sultan, Fethin şahidi Akbaba, Rüyalarımda Kırklar Sultan Serin yaz akşamları unutmaz. Mâzî deyip…
Adalet saatlerdir karşı kıyıya bakıyor. Günbatımına doğru Ekrem gelecek, Ekrem motoru kıyıya bağlarken kendisi mutfağa geçecek, hazır olan malzemeden salata yapacak, Ekrem eve çıktığında sofra…
– Efendim yüzüme baktığınızda gördüğünüz sûret nedir? – Sıradan bir insan sûreti. – Lütfen efendim söz vermiştiniz, gizlemeyecektiniz, söyleyin. – Kırılmaca yok ama. – Yok.…
Hava, su, toprak… Cemreler peş peşe… Baharla birlikte yavaş yavaş hoş olan gönüller, yerine gelen keyifler. Canlanan tabiat, yeşeren umutlar sonra… Ve nihayet yaz… Kendini…
-on beş temmuz’un arabı- Çıkarım bu yaştan İşte eskittim esvabımı ölüm de bir dün de bir saat yok bileklerimde Uzun insan susması Mevsimler desem değil…
XLII parmakta parmakla kırıldı koç boynuzları, kaç. mavzer, mevzi mevzu değil. nasır tutmuş bir cinnete bağlandı bütün papyonlar. pınarı pak iki parmak dağları gözden ırak. rüzgâr…
Gözlerimi size miras olarak bırakabilirim Baktığınız zaman karlı dağları görürsünüz Bir ekmeğin buğusuna karışırken türküler Karanlığın içinden sabaha yürürsünüz O zaman bir çiçeğin kalbinden bir…
ne kadar görkemliyiz ve ne kadar doğurgan yüreklere dörtyüz mevsim sığdıracakmış gibi sen şirin’sin, ben ferhat: gök dağ okyanus kara kirpiklerimizin başlattığı bu yangın eşliğinde…
Islak yorgan kuru minder ayakları soğuk çocuk Karanlık gözlerinde kar kündüne kav bir çift dolunay Kadınlar kelebekler koynunda urgan doğuran Aralıkta ağlayan gök açmazında ki…
Evet duymuş olmalısınız bir çatlak sızdırmış gözlerim birinize değmiş olmalı ayaklarım kaçak tenleriniz ağırlaşmışsa da sezmiş olabilirsini benden dökülenleri Kim etmemiş ki zaten ben elimi…
O kadar karışık, içi dolu, rüyalarla yorgun, uykulardan uyanıyor. Ne zaman öyle uyansa, kafası ayrı bir dünya. Perdeyi usançla çekiyor kenara. Güneş rahatsız ediyor onu.…
Fatih’te Cuma sabahları Türbe Kapısı’nın önünde başı sola doğru hafif eğik bir vaziyette duran ve yüzü acı ve hüzün çağrıştıran Tanzanya’lı Ali Ahmed Muhammed’in vefatına…
ANLATMAK Kuşkusuz kuşlar uçtu, ben görmedim. Yol uzundu. Adımlarım kısa. Vakit dardı. Nefesim yeter miydi? Pırasa bileklerim taşır mıydı onca yükü? Bilemedim. Sadece yürüdüm. Bir…
İbrahim Kaya 1980 yılında Sivas-Şarkışla-Arıklar Köyü’nde doğdu. İlkokulu köyde okudu. Ortaokul, lise ve üniversite tahsilini İstanbul’da tamamladı. Marmara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı…
Benim bu cümleden çıkışım Ve benzeri, genleriyle oynanmış Orijinal olmayan tüm cümlelerden Ruhumun fırtınaları önünde Durup durup haykırışlarım El pençe divan durup Boyun eğmeyişlerim Eğilip…
ben kendimi bir karlı dağ sanırdım su deyip sustum düşlerimde ırmak olup suretlerimi kıyılara kustum deneyim sönük bir lambadır güneşin örsünde mutluluğun acıları da var…
ovuştur ellerini kış ortasında dışı serin, içi sıcak sevdalara sürükle beni ki yanmayı bileyim yetişebilmek için hayata zamanı tıpkı bir doğru parçası gibi sonsuz noktalara…
su çekmek dipsiz bir kuyudan ve beklemek hep umut ederek kaybolmak sağır bir sessizlikte dilsiz kelimeleri doldurmak zamana yüklemek soruları anlamsız nefeslere çatık kaşlı cevaplara…
Bir şiiri (metni) anlamaya çalışmak o şiiri anlamaya çalışan nezdinde yeniden üretmek demektir. Bu durum elbette o kişi ile sınırlandırılamaz. Hatta metnin yazarının yazarken düşünmediği…
Ortaya çıktığından bugüne kadar dokunduğu her yeri kurutan modern batı uygarlığı, yeryüzünün her tarafında bir çok kültür ve medeniyeti yok etti, kökünü kuruttu. Kuzey ve…
Her sabah dudaklarda küfrün lekeleri ve düşmeden çamurlaşan kar Kapalı alanda yağmur sever uykusunda acıkan insanlar ve gözleri çalınmış bir adam Münzevi bir hayat rüyası…
Bir gerçeğe endişeli sırla yaslandım Taşındı ağır ağır pazarlanacak acı Ateş aldı sevdalar, vedalar kucakladım Oyalandım sesime varmadı dünya Vardım ki arpalar yanmış kavrulmuş Vardım…
gündüzü nabzından yaraladım çarmıha gerildi güneşin raksı ne korkutanım olacak beni cennetimden / ne de saçlarımla eğleşecek rüzgâr seni bir mabedin kapısında bekleyebilirim artık asırlık…
Thales, Amon’un başrahibiyle ve Firavun Amasis’le birlikte Büyük Piramid’i seyrediyormuş. Başrahip hükümdarının huzurunda bir yabancıyı güç duruma düşüreceğini düşünerek pek sevinmiş: “Bilin bakalım, bu piramidin…
İnsanlığın ve dünyanın kötüye doğru gittiği, Hakk’tan uzaklaştığı günümüzde, insanlığa bir ‘söz söyleme’ sorumluluğunun bilincinde olan Temel Hazıroğlu, söylemek istediklerini bir kitapta topladı. ‘Katılım Ekonomisi’…
Kadın korktuğunu söylüyor sokağa çıkarken Oysa her sabah Çöpçatan teyzeler ekrana düşmeden daha Charlie Chaplin resimli çantasını omzuna alıp Karışıyor insan seline Vitrin aynalarında arkasını…
‘Ey sesinden seneler serpilen yirmi Bu tebessümlerin suçu ne kaçak gibi yüzümüzde’ Şuraya da alizarin kızılı kondur Ross biraz menekşe Ortanca biraz da şebboy taze…
Toprak kumbarası dolduğunda tanrının, Her kalbe vuran artçı sarsıntı Yer ile göğü dümdüz eşitlediğinde Gök taşıyla insanın alaşımından Sonsuzu yeniden inşa edecek tanrı. Sözler, ete…
biraz daha yakına gel şehrin altını üstüne getiriyorum bahçeleri bostanları koyuyorum orta yerine birileri bende fazlalık olduğuna hükmediyor plazaları rezidansları ikiye sonra dörde bölüyorum pek…
bilirdi de bilmezlikten gelirdi aşk’ın ne olduğunu sevmese yük olurdu yaşamak görürdü sevse âşıkların kâğıtlardan daha erken solduğunu
Ben bu şiirden hızla çıkarım arkadaş Hızla çekerim son mısraını şiirimin Son kelimesini kalemimin kalbine gömer Doğmamış bir şiirime kuluçkalık seçerim Bu şehirden de çıkarım…
1 Kendine ait bir cümle arıyordu. Hayatından kopartılamayacak bir cümle. Daha doğrusu öyle bir cümle kurmalıydı ki (Evet, kurmalıydı. Tam vaktine ayarlamalıydı çalar saatin alarmını.…
1- Şiirimizin önemli isimlerinden Ahmet Haşim Sanayii Nefise’de, bugünkü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi’nde uzunca bir dönem hocalık yapmış; mitioloji, sanat tarihi, estetik gibi alanlarda…
tanışma Göçebe olduğumu duyan gelmiş Hey gidi insanlar Kimin rüyalarını özlediniz bilmem ki Yürümekten vazgeçtiğiniz için Size rüyalarımı anlatmayacağım masal Taşlar binalara Binalar şehirlere köle…