Ellerin üzerinde bir el durur
Gizli ve bir o kadar açık
Sayısız perde aralıklarında
Kristalleşen zaman kendini geride bırakır
Arınır yüzü aynasında
Ve o çıplaklık görülsün diyedir her göz
Güzelliği setreden çıplaklığı
Bir tek kıtaydı yüzün insan
Beyaz duvarda asılı bir tabloydun, derli toplu
Belcenden gülün sesi süzülürdü
Sen insandın yüz bin yıl önce
Şimdi daha çok insan
Ne sesteş rüzgârlardandı
Karahindibaların haşyeti
Ne de teslimdi bedeni ılık bir lerzeye
Mesele içbükey seyirdi
Bölünüş bundan zuhur etti
Doyumsuzluğun acıya;
Portre olmak için
Hiçbir akla uğramaz imge
Ve yalnızca acıya koşan hevesli ayaklar oluverdin
Latest posts by Meryem Çelik (see all)
- İçbükey Seyir - 14 Mart 2017
- Kirpiksavuran Rüzgarı - 23 Ocak 2017
- Kalbin Postülası - 1 Ağustos 2015
Bu yazı yorumlara kapalı.