-on beş temmuz’un arabı-
Çıkarım bu yaştan İşte eskittim esvabımı
ölüm de bir dün de bir saat yok bileklerimde
Uzun insan susması Mevsimler desem değil
yaşamaya yollayan Beklemeyen hüsnegül
Halbuki benim ağzım buharlı isyanlarda
yumuşar durur akşamı korkunç ince dönerken
Ezberimdedir sağ ayağım belki ölürüm diye
belki yaşayıp giderim Gözlerim mahcup mavi
Kağıttan mı olur bu baht herkesin öyle mi
Üç yanlış hüsnegülü niye alıp götürüyor
sütü niye bozuluyor Zamanlı çocukların
Çıkmış eli açık terzi tedirgin temmuz dikiyor
Kesmiyor peltek makası ooy halis demirleri
Hicretim evin önü kendi bahçemde muhacir
aklıma kim geldiyse üşüdüm koca yurdumu
usan artık benden vefa denen kelime
tadı kalmadı gülen taksitli kucakların
Yatağa karşı çocuk kalsa idim keşke
el değmiş mülteci oyuncakların içinde
Çekse idim üstüme serçeli yalnızlığı
denizden yeni çıkmış huzurun vitrininde
oysa sen ne yakındın tırnaklı zil sesi
demle çayı ben geldim bu minyatür vakitte
Kağıttan mı olur bu baht herkesin öylemi
adım hüseyn ya Gözlerim mahcup mavi
uçun turnalar uçun bildiğiniz gibi
Latest posts by Hüseyin Burak Us (see all)
- Radyo Dinleme Dersleri - 15 Ağustos 2018
- Renkgerek - 26 Kasım 2017
- Huysuz Yeşil - 5 Ekim 2017
Bu yazı yorumlara kapalı.