I.
adını bilmediğim bir ağaç
nasıl kök salarsa
bir gün gireceğim
toprağın derinliklerine
öyle daldı bakışlarım
adını bilmediğim bir kuşun
kanat çırpışının peşinde
kelimeler yürüdü
bir sükûta düğümlenene dek
isimler pazarında yitecek adım
harf harf düştü kütükten
gördüğüm rüyaları unutunca
geceden bir karanlık kaldı payıma
ki bilirim seni sevmek için çok geç
yağmur geçmeden önce görmeliydim
saçlarından yükselen uykusuzluğu
kendini kül etmeden önce
görmeliydim ateşini
ve kendi payıma
almalıydım senden bir kor
ki beraber kül olmalıydık
kelimeler henüz yürürlükteyken
aramızda
seni öpmek için çok geç
cesedim kıyıya vurmadan
ecelimi kaza süslemeden önce
mısralardan bir kapı açıp
görmeliydik dünyayı
o bin canlı fani beyitlerde
senden bahsetmek için çok geç
yine de bir akşama dönerken ikindi
geçince sabahın keraheti
o dar aralıkta elimde kalemle
bir mısra ne kadar uzatılabilir
diye düşündüm sayfam yettiğince
ekledim kelimeleri ve eklendim şiire
kandırdım sadece kendimi
ve sonra biraz daha uyandım
kökleri ayaklaşmış bir ağaç gibi
dolaştım koridorlarda
kapıların ve duvarların
arasından geçtim
bir mısra daha kurmak için
kâğıtlarda
sonra pencereden baktım
perdeleri sımsıkı kapalı
bir başka pencereye
ve pervazda bekleyen kumrulara
sonra biraz daha uyandım
bütün geceyi işgal eden
uykusuzluğumdan
Latest posts by Suavi Kemal Yazgıç (see all)
- Güne Notlar - 15 Ağustos 2018
- Asıl Yenilgi - 7 Mayıs 2018
- Afrika Hariç Değil - 26 Kasım 2017
Bu yazı yorumlara kapalı.