biraz daha yakına gel
şehrin altını üstüne getiriyorum
bahçeleri bostanları koyuyorum orta yerine
birileri bende fazlalık olduğuna hükmediyor
plazaları rezidansları ikiye sonra dörde bölüyorum
pek çok yerim acıyor en çok da aklım
madalyalar şiltler beratlar öneriyorlar
alıp göğün en derin yerine gömüyorum
durmuyorlar kaburgalarıma saldırıyorlar
ufalayıp sabah akşam ilaç yerine
eczalar uçuruyorlar gökdelenlerinden
denklik belgeleri zarar ziyan tabloları
korkularıma sığınıyorlar
bombalı gazetelerle sınıyorlar
çıkınlarında çarmıhlar
savrulmayan tınazlar
geciken kuşluk saatleriyle geliyorlar
çığlık çığlığa çarşı pazar
bu sırada bir ardıç kuşu
şüphe örsümün üstüne konuyor
ikirciklerim yok oluyor
gölgeler
uzaması gerektiği kadar uzuyor
dönmekten vazgeçiyor başım
keşke kalbimi
hatta her şeyimi
(kalbimden başka şeyim varmış gibi)
bıraksaydım gümrükte
uçları yanmış mektuplarla
ağlaşırdık gece vardiyasında
silerdi kızlar dilimizin pasını
en mahrem yemeni uçlarıyla
coşardı çelik yüklü kan
barışırdık belki acılarımızla yeniden
ufkun rengini
çocuk yüzleri
ve potin karası ellerden
kikirdeşen kızlardan belirlerdik
hercai menekşeye dönüşürken zaman
belki bir bankayı patlatırdık
bir hain zulayı
kahkahalar arasında
koçbaşı gibi inerken hayat
tam üstüne göğsümüzün
pencereyi sıkı kapat
açma benden başkasına
otobüs yine gecikti
ateşi harlamayı unutma
bu günlerde
eve erken gelmek zor zanaat
Latest posts by Kadir Ünal (see all)
- Umar Mıydım? - 15 Ağustos 2018
- Yağmamış Yağmur İçin Şiir - 7 Mayıs 2018
- Beni Hatırla - 5 Ekim 2017
Bu yazı yorumlara kapalı.